Ankara |

Ankara

Ocak, 1 0001

Cuma günü saat 3’te, köşeyi dönüp tur otobüsümüzü görmemizle başladı Ankara-Beypazarı gezimiz. Hepimiz yorgunduk; hepimizin yetiştirmesi gereken ödevleri, çalışması gereken sınavları vardı, ama içimizde bir sevinç, bir heyecan… Yolumuz uzundu, fakat etrafımız arkadaşlarımızla çevrili olunca zaman su gibi akıp gitti. Bir baktık ki Ankara’ya varmışız, otelimizdeyiz. Biraz yemek, biraz eğlenceden sonra günün yorgunluğuyla derin bir uykuya teslim etti herkes kendini.

Ertesi sabah midemizde dolaşan kelebekler uyandırdı bizi. Ata’mıza kavuşacağımız için ne kadar da heyecanlıydık! Kahvaltımızı yaptıktan sonra otobüsümüzde rehberimizin bilgilendirmeleri ve hikâyeleri ile Anıtkabir’e vardık. Burada bizi askerlik görevini yapan Serkan Hoca’mız karşıladı.

İstiklal ve Hürriyet kulelerinin arasından geçip Aslanlı Yol’a adımımızı attık. Başak demetlerinden oluşan bir çelenk tutan kadınlar, hüzünlü gözlerle karşılarındaki üç erkeğe bakıyorlar. Serkan hocamız hemen bize heykellerinin anlamını anlattı; o da bize kavuşmuş olmaktan en az bizim duyduğumuz kadar sevinç duyuyordu.

Tören Meydanı’nda toplandığımızda çoğumuz gözyaşlarına engel olamadı. Alman Lisesi’ne özel düzenlenen törenimizin ardından Serkan hocamızın rehberliğinde müzeyi gezdik, ayrılma vakti geldiğinde ise herkesin içindeki bulutlu hava gözlerinden belli oluyordu.

Sonrasında birinci ve ikinci TBMM binalarını gezdik; ilk milletvekillerimizin oturdukları sıraları, Ata’mızın konuşma yaptığı kürsüyü gördük. Yemeğimizi de yedikten sonra Ankara’yı geride bırakarak Beypazarı’na doğru yola çıktık.

Müze gezmeyi pek sevmeyen bir insan olarak, Beypazarı’ndaki ilk durağımız olan Yaşayan Müze’yle ilgili bazı önyargılarım vardı. Fakat küçük ama içten avlularına adımımı attığım anda yanıldığımı anladım. Bu müze gerçekten de… nasıl anlatsam… yaşıyordu.

Beypazarı’ndaki cumbalı evlerle de ilgilli bilgiler edindikten sonra otelimize doğru yola koyulduk. Vardığımızda herkes akşam yemeğine hazırlanmak için odalarına çekildi.

Akşam yemeğimizi yediğimiz bağ evinde çok ama çok eğlendik. Grubumuzdaki erkeklerin Sivas halayı çekme girişimleri maalesef başarısız oldu. İçeride dans ettik, yetmedi; soğuk havaya aldırmadan dışarı taştık. Günün yorgunluğundan bayılacak hale geldiğimizde ancak otelimize döndük.

Pazar günü, özellikle yemek alışverişi açısından bol çeşitli bir yer olan Beypazarı’nda öğretmenlerimizle birlikte torbalar dolusu alışveriş yaptık. Tattığım onca yiyecek arasından en sevdiğim karadutlu cezerye oldu ve tekrar, bu sefer belki de son kez, otobüsümüze yerleştik ve İstanbul’a doğru yola çıktık. Dönüş yolumuzda tatilin bitiyor olmasının verdiği üzüntüyle hiçbirimiz Biyoloji sınavına çalışamadık. Evimize, kalbimizde tanımlayamadığımız özel ve mutlu duygular döndük.

Bu eğlenceli ama aynı zamanda da eğitici gezi için Gezi Kulübü’nün öğretmenleri Dilek ve İsmail Hoca’ya, ve bizimle birlikte gelen öğretmenlerimize ve Türk Müdürümüz Didem Veyisoğlu’na bu geziye katılan 9 ve 10. sınıflar olarak çok teşekkür ederiz.

Elif Berfin Altuntaş – 9D